Denizlerin
avukatı olarak bilinen Halit Çelenk, sanki önceden planlanmış gibi, onların
ölüm yıldönümünden bir gün önce öldü ve bu yıl biraz da bu nedenle özel bir
önem kazandı. Her yerde bu devlet tarafından genç yaşta öldürülen bu
arkadaşlarımızla ilgili videolar, müzikler, resimler vs. dolu. Ama doğru dürüst
bir inceleme, bir analiz, sistemli bir ders çıkarma çabası neredeyse yok.
Aşağıdaki
derlemeyi, bir bakıma bu akıntıya karşı bir duruşun varlığını gösterme amacıyla
yapmak gerektiğini hissettim.
Temel
amacım bu duygusal, hamasi anmalara bir karşı duruş sergilemektir.
Ama sadece
politik kültüre ilişkin bir karşı duruşu da amaçlamıyorum. Denizler, ama özellikle
de Deniz Gezmiş, Burjuvazi (yani liberaller) ve Askeri Bürokratik Oligarşi
(yani ulusalcılar) tarafından sürekli çarpıtılmış bir resimle sunuluyor ve
anılıyor. Özellikle ulusalcılar, Deniz’i bir pop ikonu gibi sunarak, içini
boşaltarak, genç kuşağın ona duyduğu sempatiyi Askeri Bürokratik Oligarşi’nin
yedeğine almaya çalışıyorlar. Liberaller de bu resmin üzerine atlayıp, devrimci
gelenekleri lanetlemek için fırsat kolluyorlar.
Son
yıllarda buna karşı, iyi kötü bir mücadele de başladı. Ama 1990’lı yılların
sonlarında ve 2000’li yılların başlarında o sıralar yeni yeni yayılmaya
başlayan İnternet’te bu konuda ilk yazıları biz yazmaya başlamış ve bir
mücadele başlatmıştık.
Bu
derlemedeki yazıların çoğu o dönemde ve özellikle ulusalcılardan gelen
saldırılara karşı yazılmış yazılardır.
Ne yazık
ki daha başında dikkati çektiğimiz, Genel Kurmay’ın Deniz Gezmiş, Che Guavera,
Hikmet Kıvılcımlı gibi insanları içini boşaltıp ehlileştirerek, gereğinde bir
pop ikonu, gereğinde bir milliyetçi gibi göstererek, genç kuşakları örgütlemede
çabası büyük ölçüde başarıya ulaşmış bulunuyor.
Bu
yazıları yayınlamamızın bir nedeni de budur.
*
Deniz
Gezmiş, Devrimci Öğrenci Birliği’nde
arkadaşım ve yoldaşımdı. Kendisiyle en
sıkı ve yakın ilişkide olduğum dönem ise Deniz’in Filistin’den gelip
Siyasal’da gizlenmeye başladığı günlerde, hatta Ho Şi Ming’i anma toplantısında
Filistin’den üzerinde kalan askeri kıyafet ve botlarla yeni bir Vietnam ve halk
savaşı çağrısı yaptığı gün başlar.
Ben İzmir
Aliağa’da işçi örgütlenmesindeydim ve dönünce beni çağırmıştı görüşmek üzere.
Ben de atlayıp gitmiştim. O zamanlar benim de temel anlayışım, Vietnam Halkının
sırtındaki yükü azaltmak için yeni bir Vietnam yaratmak ve bunun için de
gerilla savaşı aracılığıyla bir halk savaşı başlatmaktı.
O günler
boyunca Taylan Özgür ile birlikte bolca konuşup tartışıyorduk. Niyetimiz bahar
aylarında gerilla savaşına başlamaktı.
Bu sıkı
ilişki, Taylan’ın ölümü ve Deniz’in tutuklanmasıyla aksadıysa da, İstanbul’da
Cihan Alptekin ile devam etti.
Daha sonra
Deniz çıktığında benim üç arkadaşla birlikte Filistin’e gitmek üzere Hacettepe
Kampüsünden yola çıkacağım ana kadar da sürdü.
Bu birkaç
aylık dönem çok kritik bir dönemdir. FKF o dönemde Dev-Genç oldu, Doğu Perincek’le
yollarımız o dönem ayrıldı. Taylan o günlerde öldürüldü. Deniz o dönemde eski
DÖB’lü arkadaşlarının çoğundan ayrı düştü. Devrimcilere yönelik seri cinayetler
Taylan’ın öldürülmesiyle o dönemde başladı.
Benim
Filistin’de görüşlerim değişti ve yollarımız ayrıldı. Ama bütün o zamanın
devrimcileri gibi, sevgi, saygı ve güvene dayanan ilişkimiz sürmeye devam etti.
Son kez
olduğunu bilmediğimiz ama sanki sezmişçesine birbirimize başarılar dileyerek vedalaştığımız
son karşılaşmamızda sonraki hayatımızda yapacaklarımızı birbirimize anlattık
bir bakıma.
O da
dediğini yaptı ben de.
O bir
isyan geleneği başlatmak ve bırakmak istiyordu. Bunu başardı.
Ben İşçi
Sınıfını örgütleyerek, içinde sabırla çalışarak bir Proletarya Partisi
kuruluşuna katkı sunmayı amaçlıyordum. Şimdilik görünen sonuç: Kesin bir
başarısızlık.
Ama artık
Partilerin devrim yapamayacağı, tarihte hiçbir devrimin partiler tarafından
yapılmadığı; ancak bir parti bir parti olmaktan çıkıp bir din olduğunda devrim
yapacağı gibi sonuçlara ulaşmış bulunduğumdan, görünüşteki başarısızlığın çok
büyük bir teorik ve metodolojik başarı ile sonuçlandığını düşünüyorum. Bu
nedenle artık görevini yapmış insanların huzurunu duyuyorum ve rahatça
ölebilirim diyorum.
Yetmişli
yıllarda ve daha sonra, Deniz Gezmiş’e selam verdim diyenlerin geniş örgütler
kurabildiği, Türkiye tarihinin en büyük radikalleşme ve politikleşme;
ezilenlerin ilk kez gerçekten devletin kontrolü dışında ve kendi
insiyatifleriyle örgütlendiği dönemde, Dev Genç’in dar çevreleri dışında Deniz
ile yakınlığımız bilinmez kaldı.
Bu dönemde
Deniz’den söz etmek bir tür manevi rant sağladığı için Deniz ile ilgili
konuşmadım ve yazmadım. Sadece bir kere Niğde Cezaevi’nde Aydın Çubukçu ’nun ve Ertuğrul’un Deniz’i tanıyan bir
arkadaşı olarak benden bir konuşmamı istemeleri üzerine bir kere konuştum.
Yanlış hatırlamıyorsam, Deniz’in kendisini kendisinin anıldığı gibi anmayacağı
üzerine bir konuşmaydı. Aydın da sözü bağlarken Deniz’in yapacağı ya da
isteyeceği gibi bir konuşma yaptığımı söylemişti yanlış hatırlamıyorsam.
Deniz
üzerine konuşup yazmaya başlamam aşağıdaki yazılardan görüleceği gibi, dünyada
yaprağın kımıldamadığı, özel savaş rejiminin Türkiye’de iyice yerleştiği, Kürt
hareketine kimsenin destek olmadığı zamanlara rastlar.
Okununca
görülecektir ki, burada anlatılan Deniz başka bir Deniz’dir. Ve hamasi ve
duygusal bir yan yoktur. Hep derinliğine analiz ve anlama çabası vardır.
Sonuçlar doğru veya başarılı olmayabilir ama okuldaki matematik öğretmenlerinin
dediği gibi “gidiş yolu doğrudur.”
Demir
Küçükaydın
06 Mayıs
2011 Cuma
Kitap Şuralardan okunabilir veya indirilebilir:
Google Drive:
https://drive.google.com/file/d/0BxCB_Gtx8VYAWTYtZl9sNl9uaDA/edit?usp=sharing
Scribd:
http://de.scribd.com/doc/222271024/Demir-Kucukaydin-Deniz-Gezmisle-Ilgili-Yazilar-V-2
Issuu:
http://issuu.com/demir/docs/demir_kucukaydin_-_deniz_gezmisle_i
Derlemeyi Sunuş
Deniz’in
Son Sözleri ve Bazı Çağrışımlar (7 Mayıs 1998)
Anlamak,
Çözümlemek ve Tartışabilmek (8 Mayıs 1998)
Bir Yazıdan Bir Bölüm (18 Nisan 1998)
Bir
Mektuptan Bir Bölüm (26 Ekim 1999)
Bir
tartışmadan Bir bölüm (12 Haziran 2001)
Deniz
Gezmiş ve Kürt Ulusal Hareketi (23 Kasım 2001)
Kürt Ulusal
Hareketi’nin Temel Bir Özelliği
Kıvılcımlı’nın Deniz
Gezmiş Üzerinden Etkisi
Deniz Gezmiş’in
Farkı
Yol
Nasıl Açılmıştı? (6 Mayıs 2010)
Mini
İşgal ve Deniz Üzerine Birkaç Not (26 Mayıs 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder